Yerelleştime Nedir? Ne Değildir?
Yerelleştime Nedir? Ne Değildir?
Yerelleştirme (İngilizce: localization, Türkçe’de de sık sık terimin İngilizce aslı kullanılır), bir metnin ya da ürünün yalnızca dil açısından çevrilmesi değil, aynı zamanda hedef kültürün değerlerine, alışkanlıklarına ve beklentilerine uyarlanması sürecidir. Bu süreçte tarihler, ölçü birimleri, espri anlayışı, renkler ve hatta semboller dikkate alınır. Amaç, okuyucuya ya da kullanıcıya içeriğin “yabancı” değil, tamamen kendi kültürüne aitmiş gibi doğal gelmesini sağlamaktır. Yerelleştirme çoğu zaman çeviri ile karıştırılır. Oysa yerelleştirme süreci, yalnızca bir metni bir dilden diğerine çevirmekten, ürünün anlamının hedef dile kelime kelime aktarılmasından ibaret değildir. Yerelleştirme dalında, hedef kültürde doğal ve akıcı bir deneyim yaratmak amaçlanır. Yerelleştirme, ayrıca “transkreasyon”dan (transcreation) da ayrı tutulmalıdır. Yerelleştirme, bir metni ya da ürünü hedef kültürün dilsel ve kültürel normlarına uyarlama sürecidir. Transkreasyonda ise bundan bir adım öteye gidilerek orijinal metinden kısmen uzaklaşılarak yeni ve yaratıcı bir içerik üretilir.
Başarılı bir yerelleştirme için yalnızca dile hâkim olmak değil, o dilin konuşulduğu bölge veya ülkenin günlük yaşamına, orada yaşayan insanların kültürel sezgilerine ve alışkanlıklarına da hâkim olmak gerekir. Hatta mümkünse o bölgede bir süre yaşamış olmak, ürünün hedef kitleye nasıl hitap edeceğini anlamada büyük avantaj sağlar. Yerelleştirme uzmanının, yerelleştirmenin diğer çeviri altındaki alanlardan ve kavramlardan ayrıldığını ve aralarındaki farkları bilmesi, teknolojinin (özellikle yapay zekânın) dilimizi nasıl değiştirdiğinin farkında olması gerekir. En önemlisi ise yerelleştirme uzmanının doğru kararlar verebilmesi için içgüdüsüne ve dil kulağına güvenebilmesidir. Tüm bunların yanında bir yerelleştirme uzmanı daima dünyada olan bitenden haberdar olmalı, olabildiğince fazla ve farklı içerik (sosyal medya, film, dizi, haber, kitap vs.) tüketmeli, dilin ve kültürün nabzını tutarak dağarcığını her zaman güncel tutmalıdır.
Başarılı bir yerelleştirme, ürünün hedef kitleye yabancı gelmeden, doğal bir şekilde anlaşılmasını ve kullanıcının içeriği “kendi diliyle yazılmış gibi” deneyimlemesini sağlar. Bu da markaların güvenilirliğini artırır, kullanıcı deneyimini güçlendirir ve mesajın etkili bir şekilde karşı tarafa ulaşmasına katkıda bulunur. Bu nedenle yerelleştirme, günümüzün küreselleşen dünyasında hem yerelleştirme uzmanları hem de içerik üreticileri için vazgeçilmez bir beceri haline gelmiştir.
Yerelleştirme pek çok alanda karşımıza çıkar. Bunların başında yazılım, web sitesi, video oyunları, mobil uygulamalar ve reklamlar gelir. Bu alanlarda sadece metinlerin çevrilmesi yetmez, aynı zamanda görsellerden tarih formatlarına, mizah anlayışından kullanıcı deneyimine kadar pek çok unsurun hedef kültüre uyarlanması gerekir. Yerelleştirme sürecinde dikkat edilmesi gereken birkaç temel unsurun yanında haberdar olunması gereken sıkça yapılan hatalar da vardır.
Yerelleştirme sürecinde dikkat edilmesi gereken kimi ufak fakat can alıcı noktalar vardır. Örneğin tarih, saat ya da ölçü birimleri her kültürde farklılık gösterir. Misal: Amerikan izleyici için “aa/gg/yyyy” formatı doğruyken Avrupa’da “gg/aa/yyyy” formatı kullanılır, Asya’daki kimi ülkeler ise yılı önce yazar. Benzer şekilde Amerikalı bir hedef kitle için çalışırken artık metrik sistemle vedalaşma vaktidir, yani kilogram yerine pound, metre yerine feet kullanılır. Renklerin de kültürden kültüre değişen güçlü çağrışımları vardır. Batı’da beyaz masumiyetle özdeşleştirilirken, bazı Asya ülkelerinde yas veya kötülük rengidir. Aynı durum semboller için de geçerlidir. El hareketleri, hayvan figürleri ya da dini motifler bazı toplumlarda olumlu, bazılarında ise olumsuz anlamlara gelebilir. Dolayısıyla yerelleştirme yapan uzmanın bu tür unsurları dikkatle gözden geçirmesi gerekir. Ayrıca mizah, atasözü veya deyimler genellikle birebir çevrilemez. Burada amaç, aynı etkiyi yaratacak eşdeğer bir ifade bulmaktır. Başarılı bir yerelleştirme, okura ya da kullanıcıya “bu içerik benim için, benim kültürümden biri tarafından hazırlanmış” hissi verir. İşte bu yüzden yerelleştirme sürecinde dilsel becerilerin yanı sıra kültürel sezgi ve yaratıcılık da çok önemlidir.
Yerelleştirme sürecinde dikkat edilmesi gereken detayların yanında bir de sık yapılan hatalar vardır. Bu hatalar genellikle yerelleştirme uzmanının hedef kültüre ve/veya kullanıcıya yeterince odaklanmamasından kaynaklanır. Yapılan en yaygın yanlışlardan biri harfi harfine çeviridir. Kelimeleri birebir çevirmek, metnin anlamını teknik olarak aktarabilir ancak hedef kültürdeki algıyı, ifadelerin doğal akışını ve okuyucunun deneyimini göz ardı eder. Örneğin İngilizce bir deyimi veya bir kelime oyununu kelimesi kelimesine çevirmek, Türkçede anlamsız veya garip bir ifade ortaya çıkarabilir ve okuyucunun metinle kurduğu bağı zedeler. İkinci sık rastlanan hata ise kültürel öğelerin görmezden gelinmesidir. Tarih, gelenek, dini ritüeller veya sosyal normlar gibi öğeler doğru şekilde aktarılmazsa, içerik yabancı, anlaşılmaz ya da hatta ofansif algılanabilir. Örneğin bir web sitesinde kullanılan görseller, renkler veya ikonlar diğer bir kültürde olumsuz çağrışımlar yapabilir, bu da kullanıcı deneyimini olumsuz etkiler, markanın itibarını zedeler. Üçüncü ve belki de en kritik hatalardan biri ise hedef kitlenin alışkanlıklarını ve beklentilerini dikkate almamaktır. Kullanıcı arayüzü, ölçü birimleri, tarih-saat formatları veya dilsel ton, hedef kitleye uygun olmalıdır; aksi takdirde içerik ne kadar doğru çevrilmiş olursa olsun etkili bir iletişim kurulamaz. Örneğin Amerikan bir web sitesindeki 07/04/2025 tarihi Türkiye’deki web sitesi için doğru bir şekilde yerelleştirilmez ve aynı şekilde bırakılırsa Türk kullanıcı o tarihi 4 Temmuz diye değil, 7 Nisan diye anlayacaktır. Buna diğer bir örnek ise alfabelerin akış şekli olabilir. Orijinali İngilizce olan bir web sitesi yine soldan sağa yazılan Türkçe veya İspanyolca’ya yerelleştirilirken bir sıkıntı olmasa da aynı web sitesi sağdan sola yazılan Arapça’ya çevrilirken eğer gerekli yerelleştirilme işlemleri uygulanmazsa web sitesi kullanılmaz hale gelebilir. Tüm bu nedenlerden ötürü başarılı bir yerelleştirme, yalnızca doğru kelimeleri seçmekle kalmaz; kültürel ve dilsel farkındalık, kullanıcı alışkanlıklarına duyarlılık ve metnin doğal akışını koruma becerisi gerektirir. Hatalardan kaçınmak, içeriklerin evrensel değil, her hedef pazar için özel olarak tasarlandığını göstermekle mümkündür.
Yerelleştirme, çeviriden öte, bir kültürü diğerine taşımak demektir. Başarılı bir yerelleştirme, hedef kitlenin dilini, alışkanlıklarını ve beklentilerini gözetir. Doğru uygulandığında, ürün veya içerik kullanıcıyla doğal bir bağ kurar içeriğin üretici markasının itibarı için ise artı bir puan olur.
Doğa Deren Aydın
